"Mutsuz insan mutsuz olduğunu düşünecek kadar boş vakti olan insandır".
Einstein

1 Nisan 2013 Pazartesi

OLİVERA

YILDIRIM BEYAZIT'IN BÜYÜK AŞKI OLİVERA 



  Tarihi romanları okumayı seviyorum. Sarayları, şatoları,savaşçıları, prensesleri,firavunları...Hele de gerçeklik payı varsa. Bügün olmayanları, bügüne kalamayanları anlatan kitapları seviyorum aslında.Merak ediyorum o büyük kalelerde şatolarda kimler nasıl yaşamış.Osmanlı ve Mısır tarihini anlatan kitapları daha bir iştahlı okuyorum. Yeri gelmişken söyleyeyim dedim. :)
   
   Ben kitabın aşk kokacağını düşündüğüm için biraz hayal kırıklığı yaşadım açıkçası. Kapağını okuyunca öyle hissetmiştim. Aşk-ı derûn, büyük aşkı falan... ama beklediğim gibi çıkmadı. Üstelik Osmanlı sarayına dair de pek bi bilgi yok. Olivera'nın ailesi için yaptığı fedakarlıktan (ki ülkesini kurtarmak için babasını öldüren kişiyle birlikte oluşu kitabı okurken aklımdan hiç çıkmadı maalesef) bahsedilmek için yazılmış zaten. O açıdan kitap hakkını vermiş diye düşünüyorum.
   
    Konusundan daha ziyade ben bu kitabın yazılışından bahsetmek istiyorum. Şöyle ki kitabın bugününde gelecekten, geleceğinde geçmişinden, geçmişinde ise bugününden bahsedilmiş. Başlarda (ilk 50 sayfasına kadar falan) sinir oldum. Ne diyor bu dedim. Anlatılanları yerleştiremedim kafamda. Ama okudukça hakkını vermem gerektiğini düşündüm. Düşünce başarılı. :)

    En son olarak kitabı okumayı düşünenler için birincisi Osmanlı 'yı anlatan bir kitap olmadığını bilin. Sırp prensesi Olivera'nın Sırp halkı için yaptığı fedakarlık anlatılıyor. Sırp halkı yüceltiliyor diyebiliriz. Bunu yaparken de Osmanlıya pek ilişilmemiş nedense. (Osmanlı'yı kötüleyen kitaplardan da yeterince okudugum için kötülemek istenildiyse bile pek dişe dokunur bir tarafı olmadığını düşünüyorum.) İkincisi ise kitabın reklamı çok yapılıyor olabilir ama illa ki okunması gereken bir kitap değil. O kadar tanıtımdan sonra daha iyi olası gerekirdi diye düşünüyorum. Bir de kitap çok kalın(yaklaşık 500 sayfa) ama yazıları fazlasıyla büyük. bir oturuşta rahat 50 sayfa okunuyor. Sıkılmıyorsunuz hatta merak da ediyorsunuz ama bir yerlerde bir oturmamışlık hissi oluyor. Belki de tekrarlara düştüğü yerlerdir sebebi. Yani özetle  kötü değil ama koştura koştura alınacak bir kitap da değil.  

     Herkese iyi okumalar...